İSLAMIN ÖZÜ
İSLAM DİNİN ÖZÜ:
İslam Dinini, çok kısa olarak üç ana başlık altında, şu şekilde özetleyip, değerlendirebiliriz:
1- Allah’ın tanınması, gücü ve kudretini; sıfatları içinde tanımak ki biz buna Allah’a iman diyoruz.
Bunun en uyarıcı olayı da: ” Ey iman edenler! Allah’a, Resul’e ve Resul’e indirilen kitaba iman ediniz.” fermanı ilahidir. (Nisa: 136)
Başka ayeti kerimelerde de belirtildiği gibi, İman etmedikleri halde iman ettiklerini sananlara kanmamamız için Allah bizi uyarıyor. Bunun önüne geçebilmenin tek yolu da; Kur’an’ın defalarca, bizi uyardığı gibi, tek örnek alabileceğimiz kişinin Resulullah olduğudur.
Ve tabii ’ki Peygamberden sonraki tüm kişi ve anlayışları, Kur’an ve sahih sünnet paralelinde değerlendirilmesinin gerektiğidir.
Ehzab Suresinin 21. Ayetinde: ” Allah ve Resulünü arzulayanlar için, Allah’ın Peygamberinde güzel örnekler vardır.”
Ali İmran 31. Ayetin de ise: “Şayet Allah’ı seviyorsanız Bana tabi olunuz ki, Allah da sizleri sevsin ve sizleri bağışlasın.”
2- Allah’tan sonra kâinat içinde var olan her şeyin tanımı, neyin nasıl olduğu, neye yarayabileceğini, ihtiyaçlarının ne olduğunu ve bu ihtiyaçların nasıl karşılanacağı açıklamasıdır.
Allah: “Biz sana Kur’an’ı, her şeyi açıklayan ve Müslüman ‘Lara hidayet, rahmet ve müjdeleyici olarak gönderdik.” (Nahil: 89.)
Allah: “Biz, her şeyi apaçık olarak beyan ettik.” diye buyuruyor. (İsra: 12.)
3- Yukarıdaki 2 unsurun nasıl yapılmasının yol ve yöntemlerini ortaya net olarak koyar.
A- Allah’a iman, beraberinde neyi getirip neyi götürdüğünü; mümin kişilere neyi kazandırdığını ortaya koyar.
Yanı insanoğlunun, yaratıcısına nasıl iman etmesinin usul ve edeplerinin yanında, Allah’tan sonra kâinat içerisinde var olan tüm mahlûkların da neye yaradığını ve bunlardan nasıl yararlanılacağı konusunda açık bilgi veriyor.
Allah: “Biz, her ümmete, peygamber gönderdik ki, Allah’a ibadet etsinler ve Tağut’tan (Haksızlıktan ) kendilerini kurusunlar, ayırsınlar ve kendilerini ondan beri etsinler diye.” (Nahil:36)
B- Ayni şekilde, insan dışındaki tüm yaratılmışların, insanoğlunun yaralanabilmesi için yaratılmasının yanında, insanın da, Allah’a ibadet için yaratıldığını, fakat asıl ibadet; sembolik bildiğimiz ibadetlerin dışında, insanoğlunun ihtiyaçlarının ne olduğuyla beraber ve bu ihtiyaçların adalet ilkeleri içerisinde, toplum bireylerinin beraber yararlanması için, usul esas ve yöntemlerin belirlen ilmesi ve uygulanılmasıdır.
“Allah, emaneti ehline vermeyi ve insanlar arasında, adaletle hükmetmeyi, emrediyor.” (Nisa:58)
“Biz, elçilerimizi açıklayıcı kitap ve ölçülerle gönderdik ki, insanları iyilik üzere kılsınlar.” ( Hadid: 25)
Özetle nasıl ki, kim neyi üretiyorsa, niçin yaratılmış ve yararlanmanın en iyisinin de nasıl olacağını da en iyi bilen de o oluyorsa; Allah da yarattığı kâinatı ve içinde kilerinin niçin yaratıldığını, nasıl kullanacağı ve kullanılacağını da her kesten daha iyi bildiğinden, açıklamları’de kendisi yaparak, bu konudaki açıklamayı kimseye bırakmamıştır.
İşte peygamberleri de, bizlere bunun örnek tatbikatçısı olarak göndermiştir, geri kalan tüm emirler ve söylemler, ikisine; yani Peygamber ve Kur ’an’a uygunsa, doğru ve meşrudur, yok uymuyorsa yanlış ve gayrı meşrudur.
Bundan dolayı da, bizim geçmişteki tüm âlimlerimizden ve mezhep imamlarımızdan istifade ederek, günümüz şartlarında İslam’ı anlamamız gerekir ve ona göre davranmamız lazım.
Tıpkı; Peygamber’in Muaz’ı, Vali olarak Yemen’e gönderdiği zaman, kendisine nasıl davranacaksın, insanlar arasını nasıl bulacaksın? Diye sorulduğunda, Muaz Şöyle cevap vermişti, Allah’ın Resulüne: ” ilkin Kur ’an’a, sonra sizlerin sünnetine baka cem. İkisinde de bulamazsam, o zaman ikisinden anladığım ile davranacağım.” demişse,
Biz de aynen bu günün Müslümanları olarak öyle davranmamız lazım. Yoksa kısır döngü içinde boğuşur kalırız ve dolaysıyla İslami anlayış yetersiz kalır ve sorunları karşılamaz durumda kalır.
Bu yüzdendir ki son zamanlarda dünya genelinde Müslüman gençlikten deizm’e ve Kürt gençliğinden ateizm’e kaymalar olmaktadır. Çünkü modern yaşamı karşılayamıyor klasik İslami anlayışlar. Kendilerini yenilemediği için yetersiz kalıyor.
İşte bu kaymaların vebali İslami anlayışı günün şartlarında, Tebliğ edemeyen Özellikle âlimlerin ve her Müslüman’ın sorumluluğu ve mesuliyeti varadır.
Merhaba dünya!
WordPress’e hoş geldiniz. Bu sizin ilk yazınız. Bu yazıyı düzenleyin ya da silin. Sonra yazmaya başlayın!